Adı “Mısırcı” idi haftalar boyunca.. Etrafımdaki herkes onu gıyabında tanıdı. Lezzetli mısır seçimi, hitab tarzı, işini önemsemesi, ve iletişim becerisi ile sohbetlerimize hatta yazılarıma konu oldu.. (İlk izlenimlerimi Bir Mısırcı’dan Satış Dersi isimli yazımda anlattım.)

Kışın yaklaşması ve havanın soğuması ile birlikte artık Mısır yerine Kestane yapmaya başladı.

Yine toplantı öncesi geçtim tezgahın yanından, “Hoşgeldiniz, nasılsınız?” diye karşıladı. Kestane ikram etti, yine aynı ihtimam, aynı temizlik ve aynı nezaket..

Fotoğrafını çektim, yazıya anlam katsın istedim.

Teşekkür ettim ona, tavrından dolayı, o esnada orada bulunan, emekli öğretmen olduğunu öğrendiğim,  başka bir müdavim, benim söylediklerimi teyid etti. Özellikle insan ilişkilerindeki başarısızlığın son safhalara ulaştığı günümüzde, böyle  değerlerin nasıl önemli olduğu üzerine oldu küçük sohbetimiz. Benden daha uzun zamandır tanıyormuş onu. Hep aynı nezaket..

Hayatımızın daha kaliteli olması, insan ilişkilerinin bir nebze daha kıvamında ve keyifli olması için biraz özen göstermeliyiz. Karşımızdakine ve dolayısı ile kendimize saygı duymaktan geçiyor asıl mesele..

Aslında iyi ve saygılı olmak daha kolay!  Neden zorlanalım ve kötü olalım ki? 

Önceki İçerikSezen Aksu (Okudum da)
Sonraki İçerikSleep Cycle ile uyanabilmek
Hanife Erciyas Çilingiroğlu
Hanife Çilingiroğlu / Pazarlama Müdürü Güzel Atlar Diyarı, Kapadokya’dan geldi İstanbul’a... Hayata dair teorileri var... Seviyor, çalışıyor ve yaşıyor, bazen en çok çalışıyor... İnternet üzerine yeni teknolojileri takip ediyor, hem kurumsal hem bireysel için “nette bilinçli sosyallik” üzerine saatlerce konuşabilir... En çok gülümse(t)meyi sever, bilir ki çoğu zaman bir tebessüm hayat kurtarır... Bitki çayları var bir de, asla vazgeçemez.. Hatta son gözdesi; “ballı, tarçınlı ve sütlü yeşilçay” şiddetle tavsiye olunur...

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz