Adı “Mısırcı” idi haftalar boyunca.. Etrafımdaki herkes onu gıyabında tanıdı. Lezzetli mısır seçimi, hitab tarzı, işini önemsemesi, ve iletişim becerisi ile sohbetlerimize hatta yazılarıma konu oldu.. (İlk izlenimlerimi Bir Mısırcı’dan Satış Dersi isimli yazımda anlattım.)
Kışın yaklaşması ve havanın soğuması ile birlikte artık Mısır yerine Kestane yapmaya başladı.
Yine toplantı öncesi geçtim tezgahın yanından, “Hoşgeldiniz, nasılsınız?” diye karşıladı. Kestane ikram etti, yine aynı ihtimam, aynı temizlik ve aynı nezaket..
Fotoğrafını çektim, yazıya anlam katsın istedim.
Teşekkür ettim ona, tavrından dolayı, o esnada orada bulunan, emekli öğretmen olduğunu öğrendiğim, başka bir müdavim, benim söylediklerimi teyid etti. Özellikle insan ilişkilerindeki başarısızlığın son safhalara ulaştığı günümüzde, böyle değerlerin nasıl önemli olduğu üzerine oldu küçük sohbetimiz. Benden daha uzun zamandır tanıyormuş onu. Hep aynı nezaket..
Hayatımızın daha kaliteli olması, insan ilişkilerinin bir nebze daha kıvamında ve keyifli olması için biraz özen göstermeliyiz. Karşımızdakine ve dolayısı ile kendimize saygı duymaktan geçiyor asıl mesele..
Aslında iyi ve saygılı olmak daha kolay! Neden zorlanalım ve kötü olalım ki?